Sayfalar

Mehmet Ali ORTAKCI kimdir?


               
                            EĞİTİM ÜZERİNE GÖRÜŞLERİ
             Eğitim bir bireyde istenilen davranışın meydana gelmesi için yaşanılan süreçtir.Eğitim kelimesi dilimize 1950 li yıllarda yerleşmiştir.Ondan önceki dönemlerde terbiye olarak ifade edilmekteydi.Eğitim çocuğun anne rahmine düştüğü andan itibaren başlayıp ölümüne kadar devam eder.
              Bir anne iyi bir çocuk eğitimi için düzenli bir hamilelik dönemi geçirmek mecburiyetindedir.Beslenmesine ,uykusuna dikkat etmelidir.Hatta karnında ki bebeğiyle konuşmalı, şefkat ve sevgi içeren sözcükler kullanmalıdır.Buna babada iştirak etmelidir.Bayanlarda hassas bir dönem olan hamilik döneminde babalara da önemli görevler düşmektedir.Hamilelik dönemini üzüntülü  sıkıntılı ve huzursuz geçirmiş bir anne, çocuğunun gelişimini olumsuz etkileyecektir.Huzursuz ve stres altında geçirilen hamilelik dönemi sonrasında doğum gerçekleşmişse ,annenin psikolojik sorunlarının çocuğa geçmesi kaçınılmazdır.Doğacak çocuğun hırçın ve huysuz bir mizaca sahip olması, konuşma bozukluğunun belirmesi muhtemeldir.Hatta aşırı stres ve kaygı ve üzüntünün çocukta otizme yol açacağı söylenmektedir.Zihin ve beden gelişiminin sekteye uğraması çocukta düşük okul başarına yol açmaktadır.
            Annenin yediği içtiği besin maddeleri hamilelik dönemde çok büyük önem arz etmektedir. Anne ne yediyse ne içtiyse çocukta onu yemiş içmiş olacaktır.Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimi annenin elindedir.Örneğin beyin gelişimi için gerekli olan omega-3 adı verilen yağ asidi yeteri düzeyde alınmazsa ,çocukta beyin gelişimi istenilen düzeyde olmayacaktır.      
           Anne her bakımdan sağlığına dikkat etmelidir.Ağır hastalanmalar ilaç tedavileri gerektiren durumlar bebeğe büyük zarar verebilir.Özellikle bu dönemde antibiyotik türü ağır ilaçlar kullanılmamalıdır.Bebeğin daha gelişmemiş olan sistemlerinde ağır bir tahribata yol açması muhtemeldir.X ışını yayan röntgen cihazları bebekte genetik kodların bozulmalarına neden olabilir.Hamilelik döneminin önemi ortadadır.Bebeğin dünyaya geldikten sonrada düzenli olarak emzirilmesi, altının değiştirilmesi, şefkat ve sevgiyle ilgilenilmesi çocukluk dönemini büyük ölçüde etkileyecektir.
            Çocuk üç yaşına geldiğinde genel karakter yapısı yüzde seksen  şekillenmektedir. 6-7 yaşlarında öğretmenin denetimine giren bir çocuk için huy ,mizaç bakımından bir değişim beklemek yerinde olmaz.İyi bir anne baba olmak çocuk eğitimde çok büyük adımlar atmak anlamına gelmektedir.Öğretmen bazı çocukları yumuşak bir kil gibi işlerken, bazı çocukları işlemekte  sert bir mermere çatmış gibi zorlanmaktadır.Bu tip  çocukları işlemek oldukça sabır ve meşakkat ister.

                          ÖZ GÜVEN VE SORUMLULUK AŞILAMAK EĞİTİMDE ÇOK ÖNEMLİ
                 Çocuğa öz güven aşılanması,sorumluluk duygusunun kazandırılması eğitimde çok önemlidir. Okulda bazı çocukların ödevleri yaparken çok özen gösterdiklerini görürken bazı çocukların defalarca ikaz edilmesine rağmen ödev yapmadıklarına şahit olmaktayım.Veli bilmelidir ki okulda verilen ödevler en başta çocukların sorumluluk duygularını pekiştirmek içindir.Bir bilginin öğrenilmesi ikinci planda önem arz eder.Anne ve babalar şunu bilmelidirler ki sorumluluk duygusunu kazandırmak kendi ellerindedirler. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren yapabilecekleri ölçüde görevler vermek  ve bunu takip etmek çocuğumuzun geleceği için önemlidir.Örneğin çocuğa küçükken yatağı toplatılmalı,  kendi kişisel işleri kendisine yaptırılmalı anne ve babaya bazı basit işlerin yapılmasında yardımı istenmelidir.Sorumluluk duygusu kazanmayan bir birey ilerde yetişkin bir insan olduğunda topluma uyum sağlaması bakımından sorunlar yaşayacaktır.Toplumsal kurallara uymayacak,trafik kurallarını ihlal edecek, işine zamanında gelip gitmeyecek, faturalarını düzenli ödemeyecek ve sonuçta başarısız bir insan olacaktır.Görüyoruz ki iyi bir çocuk eğitimi iyi bir aile ortamı içinde  gerçekleşmektedir.Her çocuk tıp yada mühendislik okuma şansını bulamaz.Ancak düzgün bir insan ,iyi bir vatandaş olmak sansına sahip olacaktır.Eğitimin en önemli amacıda budur.
                 Öz güven eksikliği Türk toplumunun yüzde atmışında görüldüğü söylenmektedir.Bu durumun bir genetiksel boyutu vardır bir de anne babanın davranışlarından kaynaklanan durumlar vardır. Aşırı koruyucu ailelerin yada baskıcı ailelerin çocuklarında özgüven eksikliğine sık rastlanmaktadır.Bir bardağı yada tabağı taşırken kıran ve annesinden fena azar işiten bir çocuk bir dahaki sefere bu işi yaparken çok tedirgin olacaktır. Bu sebeple çocuklarımıza verdiğimiz işlerde başarısız olmaları durumunda onların yanında olduğumuzu göstermemiz gerekmektedir.Hiç korkma evladım bir dahaki sefere daha dikkatli ol emi gibi telkinler çocuğun iş yapma şevkini eksiltmeyecektir.Çocukların sosyal ortamlarda bulunması öğretmenin okullarda öğrencilerle birlikte yapılan etkinliklere dahil etmesi de öz güven kazandırma açısından önemlidir.
               Bazı yetenekler küçük yaşlarda keşfedilip desteklendiğinde ilerde profesyonel olma yolunda büyük adımlar atılmış olunacaktır.Bir spor dalı, yabancı dil,bir müzik enstrümanı kullanma gibi yetenekler küçük yaşlarda işlenmelidir. Veliler mümkünse çocukların istekleri doğrultusunda bu yönlendirmeleri yapmalıdırlar.
              Çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımız öyleyse çocuklarımızın eğitimi de bizim en önemli işimiz olmalıdır.Bilinçli bir anne baba olmak iyi bir geleceğe sahip olmak demektir.

                                 ÇOCUĞUN ÜÇ ÖNEMLİ GIDASI

    Çocuğun üç önemli gıdası vardır.Bunlar Uyku, oyun ve sevgidir. Çocuk bu üç gıdasından mahrum kalmazsa  sağlıklı bir şekilde büyür ve gelişir. Eğer bu gıdalardan birinden mahrum kalırsa ileriki dönemlerde bazı kişisel sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
           Biraz konuyu açacak olursak uykunun önemi çocuklar için çok büyüktür.Çocuk Uykusunda büyür ve gelişir.Uykusundan  mahrum kalan küçük yaşlarda iş hayatına atılmış gecenin geç saatlerine kadar çalıştırılan çocuk işçilerin, bedensel gelişimlerinin yeterli seviyeye ulaşmadığı gözlenmiştir.Bedensel büyümesi eksik kalan çocuğun zihinsel gelişimide zayıf kalmaktadır.
          Oyun çocukların olmazsa olmazlarından biridir. Tüm çocuklar oyunda öğrenirler.Oyun  çocuğun öğrenmesi için en etkili olan bir eğitim aracı sayılabilir.İlk ve orta okul dönemindeki çocuklar için oyun;kalıcı öğrenmede gereklidir.Derslerin oyunlaştırılarak öğretilmesi , drama yönteminin tüm çocukları dahil ederek uygulanması ,öğrenme çıtasını epeyce yükselttiği gözlenecektir.Çocukluk yıllarını çalışmakla geçiren çocuklar yeterince bu gıdadan nasiplerini alamamış olarak gençlik yıllarına gireceklerdir.Anne baba ve eğitimciler olarak bizler yeterince çocukların oyun ortamları oluşturması konusunda üstümüze düşeni yapmakta yetersiz kalmaktayız Yerel yönetimlerin duyarsızlığı , adamına göre muamele anlayışı,rant yarışları , park bahçe ve yeşil alanlara ayrılan alanları kısıtlı bir seviyeye geriletmiştir.Yüksek binalara tıkılıp kalan çocuklar çocukluklarını doyarak yaşayamaz duruma gelmişlerdir.Evlerinde teknolojik oyunlara mahkum bırakılan bu çocuklar antisosyal,egoist ve saldırgan bir kişilikte yetişmektedirler. Mahallemizdeki oyun olanlarının azlığı okullarda gerekli oyun alanlarının oluşturulmaması çok üzücüdür.Çocukları okul bahçesinde izlerken biraz içim burul maktadır. Hapishanede havalandırmaya çıkmış mahkumları anımsatan manzaralar yaşanmaktadır.Nöbetçi öğretmenlerin gardiyan vari edaları ,kısıtlı teneffüs süreleri çocuklar için bir dramatik bir durumdur. Çocukları en sevdiği dersin Beden Eğitimi olması bir değişmez bir gerçektir.Bir çok kendini ifade edememiş çocuk kendini bu ders ortamı içerisinde ifade etme şansı bulmaktadır.Bir Fen Öğretmeni olarak Beden Eğitimi dersinin kendi ders saatimden fazla olmasını içtenlikle istemekteyim.Bazı annelerin ama hocam çocuk oyuna daldı mı koparmakta güçlük çekiyoruz ödevlerini ihmal ediyor seslerini duyar gibiyim. Elbetteki her faaliyetin belli bir süresi konulmalıdır. Çocukla da  başta bu konu konuşulmalıdır.
        Gelelim en önemli konumuz sevgiye nasıl bir ağaç buyumek için suya ihtiyaç duyarsa çocukta sevgiye ihtiyaç duymaktadır.Sevgiyle yapılan işin başarısız olma şansı yoktur.Bu konuda anlatılan bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.Amerika'da zencilerin çoğunlukta olduğu bir varoş okulunda kısıtlı imkanlarla çalışan yaşlı bir bayan öğretmen var. Mezun ettiği tüm çocuklar iyi okullara yerleşiyor.Bizdeki Anadolu ,Fen liseleri gibi, tabi bu durum birilerinin dikkatini çekiyor.Her kes bu işin sırrını merak ediyor. Öğretmenin yanına giderek bu işin sırrı nedir diye soruyorlar.Hanım efendi gayet doğal bu işin sırrı yada yöntemi olmadığını söylüyor .Tabi kimseye pek inandırıcı gelmiyor. Gel zaman git zaman bu işin takipçileri öğretmenin peşini bırakmıyor .Öğretmen gelen konuklarına bu işin bir sırrı var evet sevmek! ben onları sadece sevdim diyerek sevginin gücünü ortaya koyuyor.Unutmayalım ki bir insanı sevmek ve değer vermek o insana yapılacak en büyük iyiliktir.Tüm sorunlu çocukların sevgi ortamından yoksun,parçalanmış aile çocukları olduğu bir gerçektir.Çocuklarımızı sever ve güvenirsek bizleri hiçbir zaman mahcup etmeyeceklerdir.
                                                                                                                              Mehmet Ali ORTAKCI

BİYOGRAFİ
1974 Ankara Altındağ Cebeci Çocuk Doğumda bir bahar günü Dünyaya gözlerimi açıyorum.Beş kardeşin ortancasıyım.Öğrenim hayatım aşağıdaki gibi şekilleniyor.
Keçiören Halit Fahri Ozansoy İlkokulu 
Keçiören Sanatoryum Kuşçağız Ortaokulu 
Keçiören Lisesi
KTÜ Eğitim Fak.Biyoloji Öğrt.
okulları bitirdikten sonra göreve başlıyorum
GÖREV YERLERİM
Mardin Atatürk ilkokulu(1995)
Mardin Fatih İlköğretim(1997)
Çorum Sakarya İlköğretim(1999)
Çorum Ziya Gökalp İlköğretim(2005)
Çorum Dr.Sadık Ahmet Ortaokulu(2012)